Stopaj, devletin vergi toplama yöntemlerinden biridir. Genellikle belirli ödemeler üzerinden yapılan vergi kesintisini ifade eder. İşverenler veya ödeme yapan kurumlar, ödenmesi gereken vergiyi gelir sahiplerinden tahsil ederek devlete aktarır. Bu sistem, vergi ödemelerinin düzenli ve zamanında yapılmasını sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. Kira gelirleri, faiz gelirleri, maaşlar, serbest meslek gelirleri gibi birçok farklı kazanç türü için stopaj uygulanır. Mükellefin elde ettiği kazanç üzerinden, kesinti doğrudan yapılır.
Bir kazanç ya da gelir elde edildiğinde bu gelirin vergiye tabi olan kısmının ödeme anında kesilerek, doğrudan devlete aktarılması anlamına gelir. Bu sistem özellikle işverenlerin çalışanlarına ödediği maaşlarda, kira gelirlerinde, mevduat faizlerinde ve serbest meslek gelirlerinde uygulanır. Örneğin, bir işveren, çalışanına maaş öderken bu maaş üzerinden hesaplanan gelir vergisini çalışandan keserek devlete öder. Bu da çalışan için vergi sorumluluğunun işveren tarafından yerine getirildiği anlamına gelir.
Stopaj, işletmelerin elde ettiği gelirin bir kısmını vergi olarak kesip devlete aktarmasını sağlar. Bu gelir çoğu zaman işletmenin toplam cirosu ile ilişkilidir. “Ciro nedir?” sorusuna bir işletmenin belirli bir dönemde elde ettiği toplam gelir olarak yanıt verilebilir. Kesinti bu gelirin belirli bir oranı üzerinden hesaplanır. Bu gelirden kesilen vergi tutarları ise işletmenin mali performansını etkiler.
Kira tevkifatı, kiraya verilen gayrimenkuller üzerinden yapılan bir vergi kesintisidir. Bu vergi, ticari faaliyetler için kiralanan gayrimenkullerde uygulanır ve kiracı tarafından ödenir. Kira stopajı, gelir elde eden mal sahibinin vergi yükümlülüğünü hafifletmek ve devletin vergi toplama sürecini daha kolay hâle getirmek amacıyla uygulanır. Genellikle iş yerleri, ofisler, dükkânlar ve ticari gayrimenkullerde geçerlidir. Kiracı, kira bedelinin belirli bir yüzdesini stopaj olarak keser.
Bankalara yatırılan mevduatlar üzerinden elde edilen faiz gelirleri üzerinden yapılan bir vergi kesintisidir. Mevduat sahiplerinin bankalarda açtıkları vadeli mevduat hesaplarından elde ettikleri faiz gelirleri, bu vergi kesintisi ile vergilendirilir. Devlet bu vergiyi doğrudan bankalar aracılığıyla tahsil eder. Böylece mevduat sahiplerinin bireysel olarak vergi beyanı yapmasına gerek kalmaz.
Mevduat stopaj oranları, Türk Lirası ve döviz cinsinden açılan mevduat hesaplarına göre farklılık gösterir. Mevduatın vadesi de kesinti oranını etkiler. Mevduatın vadesi uzadıkça stopaj oranı düşebilir. Örneğin, Türk Lirası cinsinden açılan vadeli mevduat hesaplarında kısa vadeli hesaplarda kesinti oranı daha yüksek iken uzun vadeli hesaplarda bu oran daha düşük olabilir. Döviz cinsinden açılan mevduatlarda da benzer şekilde farklı oranlar uygulanır.
Bu vergi, vergi sorumluluğunu gelir elde eden kişi yerine gelir sağlayıcıya yükler. Stopaj vergisinin hesaplanması; elde edilen gelirin türüne, miktarına ve geçerli mevzuata bağlıdır. Gelir kaynağının farklılığına göre kesinti oranları da değişiklik gösterir. Örneğin; kira gelirleri, maaş ödemeleri, faiz gelirleri gibi farklı kaynaklardan elde edilen gelirler için farklı kesinti oranları uygulanır.
Stopaj, işverenlerin çalışanlarına veya kiracılara yaptıkları ödemelerden doğrudan kesildiği için şirketlerin masraf yönetimi açısından önemlidir. Doğru stopaj hesaplaması ile vergi yükümlülüğünü düzenli bir şekilde yerine getirmek, maliyet kontrolü açısından fayda sağlar. Aşağıda kira stopajı ve ücret stopajı gibi sık kullanılan kesinti türlerinin nasıl hesaplandığı detaylı şekilde açıklanmıştır.
Kira stopajı, iş yerlerini kiraya veren mülk sahiplerinin elde ettiği kira gelirleri üzerinden hesaplanan bir kesinti türüdür. Bu vergi, mülk sahibinin kira gelirlerinden doğrudan kesilerek, vergi dairesine aktarılır. Konut kiralarında ise stopaj uygulanmaz. Kira kesintisi, iş yeri kiralayan kiracıların, mülk sahiplerine ödedikleri brüt kira tutarı üzerinden belirli bir oranda yapılır. Türkiye'de uygulanan kira stopaj oranı genellikle %20'dir. Bir iş yeri kiracısının aylık 10.000 TL kira ödediği durumda stopaj hesaplama şu şekilde hesaplanır:
Brüt Kira Tutarı: 10.000 TL
Kesinti Oranı: %20
Stopaj Tutarı: 10.000 TL x %20 = 2.000 TL
Bu durumda, kiracı mülk sahibine net 8.000 TL ödeme yaparken 2.000 TL'yi kesinti olarak vergi dairesine öder. Mülk sahibi, 10.000 TL brüt kira geliri üzerinden 2.000 TL'lik bir stopaj kesintisi ile karşı karşıya kalır. Kira kesintisi, mülk sahibinin bireysel olarak vergi beyannamesi vermesi gerekmeksizin verginin doğrudan tahsil edilmesini de sağlar. Kiracı bu stopajı her ay düzenli olarak ödeme yükümlülüğündedir.
Çalışanlara yapılan maaş ödemeleri üzerinden hesaplanan bir vergi kesintisidir. İşverenler, çalışanlarına ödedikleri brüt maaş üzerinden gelir vergisi ve sigorta primlerini hesaplayarak doğrudan bu vergileri stopaj yoluyla keser. Bu vergiler, çalışan adına vergi dairesine ödenir ve çalışanın net maaşı bu kesintilerden sonra kendisine ödenir.
Ücret stopajı, çalışanın gelir vergisi dilimine göre belirli oranlarda kesilir. Türkiye'de gelir vergisi oranları 2024 yılı itibarıyla %15 ile %40 arasında değişiklik gösterir. Bir çalışanın aylık brüt maaşı 20.000 TL ise ve bu çalışanın gelir vergisi dilimi %27 olarak belirlenmişse stopaj hesaplama şu şekilde yapılır:
Brüt Maaş: 20.000 TL
Gelir Vergisi Oranı: %27
Kesinti Tutarı: 20.000 TL x %27 = 5.400 TL
Bu durumda işveren, çalışanın maaşından 5.400 TL gelir vergisi keserek vergi dairesine öder. Çalışanın net maaşı ise şu şekilde hesaplanır:
Net Maaş: 20.000 TL - 5.400 TL = 14.600 TL
Bu örnek yalnızca gelir vergisi kesintisini gösterir. Ancak çalışanın maaşından ayrıca sosyal güvenlik primleri ve diğer yasal kesintiler de yapılır.
Stopaj vergisi genellikle aylık ya da üç aylık dönemlerde işverenler veya ödeme yapan kurumlar tarafından ilgili vergi dairelerine ödenir. İşverenler, gelir sahiplerinin adına stopaj kesintisini yaptıktan sonra bu vergiyi devletin belirlediği süreler içinde vergi dairesine yatırmak zorundadır. Vergi ödemeleri, banka aracılığıyla ya da e-devlet, internet vergi dairesi gibi online sistemler üzerinden yapılabilir. Özellikle çalışanları sık sık iş seyahatlerine çıkan işletmeler için seyahat giderlerinden doğan ödemeler de kesintiye tabi olabilir. Bu yüzden etkin bir seyahat yönetimi ile hem vergi yükümlülükleri düzenli takip edilebilir hem de maliyetler kontrol altına alınabilir.
Kesinti vergisi genellikle aylık olarak ödenir. Gelir İdaresi Başkanlığı her ayın sonunda kesilen tutarların en geç ilgili ayın 26’sına kadar ödenmesini zorunlu kılar. Üç aylık beyanname veren mükellefler için de bu süre üç aylık dönemlerin sonunda gerçekleşir. Bu sürelerin dışına çıkılması durumunda mükellefler gecikme faizi ile karşılaşabilirler. Gecikme cezası ise beyan süresi içinde vergi dairesine beyanname verilmemesi veya ödeme yapılmaması durumunda uygulanır. Bunun yanı sıra vergi ödemelerinin zamanında yapılması, işverenler ve kiracılar açısından önemlidir. Gecikme yaşanması halinde devlet hem gecikme faizi hem de cezalar uygulayabilir.